top of page

Bırak Gitsin, Gücün Sana Geri Gelsin!

  • Yazarın fotoğrafı: Sara
    Sara
  • 13 Oca
  • 4 dakikada okunur

Sanırım neyin kontrolümüzde olduğunun neyin olmadığının ayrımını yapmak kolay gibi gözükse de biraz zamanla anlaşılan bir durum. Kontrol etmek birçoğumuzun hali hazırda bir ihtiyacı, benim için güvenlik ihtiyacıma işaret ediyor. Ve kontrol ettiğimiz şey aslında dikkatimizi ve dolayısı ile gücümüzü verdiğimiz şey. Kontrol edilen objede ortaya çıkan direnç ise oluşan dramaların kaynağı, çıkış yolu yine konsantrosyon geliştirmek, dikkatini kontrol objesinden çekmek ve dolayısı ile verdiğin o gücü ve enerjiyi geri almak. Yani en basit hali ile o nesneye, o duruma artık zamanını vermeyi bırakmak. Ve her hayır dediğinde kendine yarattığın zamana ve enerjiye evet demek.


Kontrol etmek her ne kadar güçlü bir kasa ve alışkanlığa dönüşmüş olursa olsun bedeninde yarattığı gerilimi ve stresi fark edemeyebiliyoruz çoğu zaman. Bu tansiyon bir gerilim aslında hayat kaliteni toptan belirleyen şey iken en doğal hakkın olan içinde bulunduğun bedende gevşemek, rahatlamak belki ender bulduğun anlar.

Peki kontrol kendi ile birlikte neleri getiriyor?

Kontrol ettiğin nesne ile oluşan şey bazen tansiyon, çokca yanlış anlaşılma ve en nihayetinde de bir şekilde uzaklaşmaya dönüşebiliyor.

Hele ki ikili ilişkilerde her iki tarafta da birbirini kontrol etmeye çalıştığında kucağınızda nur topu gibi değişimin önünde karşılıklı oluşan zihinsel bir direnç buluyorsunuz.


Mell Robins kitaplarını severek okuduğum ve paylaşımlarını takip ettiğim kendi üzerine yıllardır çalışan bir yazar, danışman ve koç. Son çıkan kitabına dair bir söyleşisinde tam da bu konuda geliştirdiği bir metottan bahsediyor.


“Bırak Gitsin Teorisi “ 


Bırak Yapsın.. Bırak Halletsin, Bırak Denesin diye de çoğaltılabilir..


Çoğu zaman üzerimize aldığımız rollerle fazla özdeşleşmek kontrolü beraberinde getirebiliyor. Kendimden bildiğimden yazıyorum bunca şeyi😊  İş yerinde, sosyal ilişkilerimizde,  ikili ilişkilerde veya ailede birini kontrol etme ve değiştirme çabası getirdiği kısa süreli tatminin ardından yerini hayal kırıklığı ve öfkeye bırakırken, değişime olan direnç senin de gücünü alıyor.

Bırak gitsin demek aslında kendine açtığın bir özgürlük alanı… Senin görevin değil… Bırak yapsın… Bırak denesin… Bırak halletsin… Aslında bir diğerine sen yapabilirsin, bu gücün var ve sana güveniyorum mesajını vermek de. Bir bakıma bir diğerine saygı göstermek ve kendi olmasına alan açmak. Bırak yapsın derken yapsın da görsün benden daha iyi mi bilecek gibi bir yerden değil de daha şefkatli bir alandan bırakmaktan bahsediyor yazar.


Bunun güzel tarafı bir insana kendi olma izni verdiğinde ve doğuştan getirdiği hakkı olan o alanı açtığında o kişiyi berrak bir şekilde tanıma ve anlama fırsatın olurken onun bu alanda özgürce var olması ona verdiğin en değerli hediye. Bu biraz korkutucu gelebiliyor bazen, özellikle idealize ettiysen birini hayal kırıklığına uğramamak bu alanı açmayabiliyorsun. Bu korkuyu bıraktığın an ise dikkatini, enerjini ve duygunu o nesneden ayırmış oluyorsun.


Kontrolümüz Nerede?


Kişilerin veya durumların oldukları haline izin verip gördüğünle kalmak veya gitmek işte tek kontrol edebildiğin yer burası… Seçim yapma şansı…Öfkeyle tepki vermek veya değiştirmeye çalışmak yerine ne yaptığını görüyorum fakat bu olan bu ilişkide işlemiyor diyebilmek..Güç aslında yine sende, izin vermeme ve seçme şansın varken bunu bir diğerine vermek aslında ona gücünü vermek.Uzun yıllar sonra uyandığım, farkına vardığım ve senin biran önce fark etmeni istediğim şey ise insanları oldukları gibi gördüğünde mazeret göstermeden uzaklaşmanın hakkın olduğunu bilmek..


Başkalarının ne düşündüğünü fazla önemseyen biriysen benim gibi çoğu zaman kendini açıklamak, anlatmak çabası ile veya idealize ettiğin için karşımızdakini tamamen göremiyor olabilirsin, duyamıyor olabilirsin hatta. Bu noktada berrak bir şekilde görmek ve kişilerin kendi olmasına izin vermek ve izlemek sana anlattıklarından çok daha gerçeği yansıtan davranışlarına şahitliği getirir.


Kahraman yolculuğa çıktığında hayatına duygusal olarak olgunlaşmamış, narsistlik eğilimi olan kişiler girecektir, sırf o tarafların ile barış ve bütünleş diye karşına çıkan bu insanlarla bir araya gelmek, değişeceklerine dair bir inanç yaratabilir ve seni orada daha fazla istismar edilmeye açık hale getirebilir. Burada yine kontrolünde olan tek şey karşımızdakinin kim olduğunu kabul edip, değiştirmeye çalışmadan yola devam etmek ve ona şefkat duyabilmek.

 

Bırak gitsin dediğin an aslında kendine bir “dur bi dakika” deme şansın olacak.

İlla birini değiştirmek istiyorsan onu etkile, kendine hayran bırak diyor kitap. Sözlerin ve davranışların arasındaki tutarlılıkla, her durumda kendini seçmenle.

İşin acı tarafı rol gereği bazen birinde gördüğün potansiyeli dayanamayıp değiştirmekle kontrol etmeye çalışmak aslında çabasız çünkü o kişi çoktan potansiyelinin farkındadır. Kendileri ile zaten bir tansiyon hali içinde olan bu kişilerin senden bir baskı görmelerine gerek yoktur zaten bu baskı en kısa zamanda bir çekişmeye dönüşecektir.


Böyle bir durumu fark ettiğinde kendinde şöyle bir yol haritası öneriyor yazar;

-          Önce yargıladığın, baskı uyguladığın veya kontrol etmeye çalıştığın için özür dile..

-          Sonra sana hiç sormadım… bu konuda gerçekten ne hissediyorsun diye sor ve dinle.. ona o şefkatli alanı aç

-          Ve şunu sor “Benden bu konuda yapmamı istediğin bir şey var mı?” Yoksa eğer, sadece geri çekil

Bu sadece karşıdakine değil aslında kendine açtığın bir alan, özgürlük alanı demek.

“Sana inanıyorum, ama bana ihtiyacın olursa buradayım, çünkü inanıyorum bunun içinden çıkacağına” demek ciddi bir farkındalık gerektirse de imkansız değil.


Tüm bunları anda yapabilmenin yolu tabi ki anda mevcut olabilmek. Bedenindeki o gerilimi fark edebilmek ve bir refleks olarak kontrol etmeden hemen o alanı her iki tarafa da açabilmek. Budizm’de tutunmamak kavramı ile örtüştüğünden bana metot çok iyi geldi. Yaşamı boyunca kaygı ve endişe içinde yaşayan biri olarak paternlerden nasıl çıkacağımı bilmediğimden o çukura düşüyor olmak yaşamıma kontrolü otomatik getirmişti.


Sanırım artık rahatlamayı, gevşemeyi her andan keyif almayı hak ettiğim bir noktadayım. Bu da hem kendim hem de çevremdekiler için oldukça sağlıklı.


Şimdi gücünü toplama ve hayallerini gerçekleştirme zamanı..Bırak gitsin gücün sana geri gelsin..

 

 

 

 
 
 

Commentaires


bottom of page